Tüfenkçi, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
28 Şubat 1997'de dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın 28 Şubat'ta alınan MGK kararları doğrultusunda ve sonrasında post-modern bir darbe ile iktidardan uzaklaştırıldığı 28 Şubat darbesi, 27 Mayıs ve 12 Eylülde olduğu gibi Türkiye'mizi on yıllar geriye götürmüştür. 28 Şubat 1997'de Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan ve meşru bir hükümete dikte ettirilmeye çalışılan kararlar, karanlık ve zulüm dolu günlerin başlamasına neden oldu. Derin devlet eliyle "İrtica"yı ülkemizde en büyük tehdit olarak göstermek için, akla hayale sığmayan yollara başvurulan 28 Şubat süreci, yapılan provokasyonlar, fişlemeler, ikna odaları, üniversitelerde ve imam hatip okullarında uygulanan başörtüsü yasakları, katsayı zulmü, kesintisiz eğitim adı altında İmam hatiplerin ortaokullarının kapatılması, 17 yıl geçmesine rağmen unutulması mümkün olmayan acılara sahne olmuştur.
Asker, yargı, YÖK ve medya birlikte hareket ederek milletin iradesini iş dünyasıyla paylaştılar, medyayla paylaştılar, belli sivil toplum örgütleriyle paylaştılar, elitlerle, seçkinlerle, çetelerle, statüko partileriyle paylaştılar. Bir tek kesimle paylaşmadılar, iktidarın asıl sahibi milletle asla paylaşmadılar.14 Ağustos 2001de AK Partiyi kurarak biz bu kısır döngüye itirazımızı dile getirdik. Türkiyeyi kimin yöneteceği sorusuna kesin ve net bir cevap verdik ve millet dedik. 23 Nisan 1920de ifade edildiği gibi Türkiyeyi sadece ve sadece millet yönetir dedik. Bu ülkenin sahibi 77 milyon aziz millettir, siyasetin sahibi millettir, devletin sahibi millettir dedik. Türkiyeyi yönetme iradesini biz hiç kimseyle, hiçbir zümreyle, hiçbir grupla, hiçbir çete ve mafyayla asla paylaşılamayacağını şiar edinerek yola koyulduk. Milletin AK Parti eliyle iktidarda olmasından rahatsız olan, Türkiyenin hakkı söylemesinden, mazlumların yanında durmasından, Filistin demesinden, Gazze demesinden, Suriye, Mısır demesinden, Rabia demesinden, şehit Esma demesinden rahatsız olan iç ve dış mihraklar 17 Aralıkta bir araya gelerek 28 Şubatta olduğu gibi Türkiyeyi millet yönetemez, biz yöneteceğiz dediler. Biz ne diyoruz? Hayır, Türkiyeyi millet yönetecek diyoruz. Hamdolsun, milletimizin desteği ile dün 28 Şubat ile el ele vererek ortak olan derin yapılanmaların, bir kez daha Türkiye'yi, 17 yıl önceki o karanlık ve buhranlı günlere geri döndürme planları gerçekleşmedi. Yine milletimizin desteği ile bin yıl devam edecek dedikleri 28 Şubat sürecinin sorumlularının yargılanmasını, hesap vermesini sağladık.
Ben bu vesile ile farklı görüşteki bütün bireylerin, cemaatlerin, STK'ların, grupların her türlü vesayete karşı olma, milli iradeye sahip çıkma noktasında buluşması gerektiğini inanıyor, 28 Şubat post-modern darbesi sürecini ve mimarlarını kınıyorum.