ROTAHABER - Türkiyenin en yaygın iş dünyası sivil toplum kuruluşlarından biri olan Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON), 5inci Olağan Seçimli Genel Kurulunu gerçekleştirdi. 1000 delegenin katıldığı Genel Kurula, Afrika Birliği Komisyonu Başkan Yardımcısı Dr. Erasmus Mwencha da onur konuğu olarak katıldı. Tek listenin oylamaya sunulduğu Genel Kurulda Rızanur Meral 5inci kez TUSKON başkanı seçildi.
Genel Kurulun açılışında konuşma yapan TUSKON Başkanı Rızanur Meral, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
İNLER KİME LAZIM OLACAK,GÖRECEĞİZ
Rızanur Meralin konuşması, TUSKON üyeleri tarafından defalarca ayakta alkışlandı. Şu sözleri ise, salonda en çok alkış alan bölüm oldu; Tüm bunlar size zor gelmiyor ama oylarınızla yönetime gelenlerin sizleri haşhaşilikle, ur , virüs , kandan beslenen vampirler olmakla suçlamaları çok ağırınıza gidiyor biliyorum. Ama sokakta, otobüste, kahvede, medyada duyup gördüklerimize göre şuna da inanıyorum ki yakın gelecekte kimlerin inlerde yaşadığını, kimlerin saklanacak in arayacağını, kimlerin müsvedde kimlerin asıl olduğunu herkes görecek.
17 ARALIK SORUŞTURMASI
Yolsuzluk operasyonunun Türkiyeye büyük zarar verdiğini söyleyen Rızanur Meral konuyla ilgili şunları söyledi: 17 Aralık ve 25 Aralıkta açılan davalarda ortaya çıkan fotoğraflar, kasalar, saatler, bavullar ve kutular hepimizi derinden üzmüştür, milletimizin hafızasına kazınmıştır. Yurt dışı bağlantılı iddialar ve bakanlarımızın bu iddialara aileleri ile beraber konu olması ülkemizin güvenliği adına bir fecaat arz etmektedir. Davada para aklama ile adı geçen ülkenin, bu bakanlarımıza bugün ortalığa saçılan bilgilerle şantaj yapmış olması ihtimali dahi ülkemizin siyasi karar alma mekanizmasının güvenirliğine dair çok önemli sorulara ve büyük endişelere sebep olmaktadır. Ancak bu endişelerin ve sorunların çok daha büyüğü hükümetimizin bu soruşturma ve davalara karşı verdiği cevaplarla ortaya çıkmış ve sürece, yasa ve teamüllerin rağmına yapılan müdahalelerle bir hükümet sorunu olan yolsuzluk bir devlet sorunu haline getirilmiştir. Sebebi her ne olursa olsun yürütülmekte olan bir davaya müdahale edilmesi asla kabul edilemez. Parlamenter bir demokrasi için siyaseten çok güçlü ve etkili olan, görevi gereği erklerin sağlıklı işleyişini düzenlemekle mesul Cumhurbaşkanının bütün bu hukuksuzluklar karşısında sessiz kalmasını ve başında olduğu Cumhuru öksüz bırakmasını ciddi bir ızdırabla izliyoruz.
DÜN NEYSEK BUGÜN DE OYUZ
TUSKONun son iki ayda iftiralara maruz kaldığını ifade eden Meral, şöyle devam etti: Son günlerde medyada büyük şaşkınlık ve üzüntü ile izlediğimiz haberler, tapeler, paralel , üçgen , dikdörtgene bakın derken ne kadar yamuk işlerin gizlenmeye çalışıldığını, nelerin götürüldüğünü de çok net ortaya koyuyor. Geçtiğimiz 2 ayda toplumun birçok kesimi bir nevi şeytanlaştırmayı andıran siyasi söylemlerden payını aldı. Ancak Tuskon üyeleri tarihinde görülmemiş hakaretlere ve iftiralara maruz kaldı. Halbuki; bir önceki Genel Kurul Toplantımıza katılan Başbakan sizlere hitabını yine bu salonda şu sözlerle yapmıştı. Aynen okuyorum: TUSKON'a, TUSKON'un tüm mensuplarına, özellikle Türkiye'nin adını dünyaya duyurdukları, ay yıldızlı bayrağın, bu aziz milletin büyüklüğünü en uzak ülkelere, en ücra kentlere şerefle taşıdıkları için, şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. TUSKON, hırsı değil kanaati, kazanmayı değil paylaşmayı, sömürmeyi değil dayanışmayı savunarak, savunduğu değerlerin samimiyetle arkasında durarak, kendisini değil, ülkesini ve milletini öne çıkararak farklılığını ortaya koydu. En önemlisi de TUSKON, sırtını belli çıkar çevrelerine, çıkar odaklarına değil, millete dayadı. Kaynağını milletten aldı, ilhamını milletten aldı, motivasyonunu, ufkunu, misyonunu milletten aldı. Nasıl ki Mevlana, bir elini göğe açıp, bir elini toprağa uzattı, 'Hak'tan aldığımı halka veriyorum' dediyse, işte TUSKON, TUSKON gibi Anadolu evlatları, Anadolu kaplanları, Hak'tan aldılar, halkla paylaştılar, birlikte büyüdüler. Nasıl ki Mevlana, 'pergel misali, bir ayağın burada merkezde olacak, bir ayağınla alemleri dolaşacaksın' diye tavsiyede bulunduysa, işte Anadolu'nun aslanları da, güçlerini Anadolu topraklarından aldılar, tüm dünyayı deveran ettiler.
Aynı Başbakanın aynı insanları, TUSKONumuzu bugün burada ifade etmeyi kendimize yakıştıramadığım sözlerle tahkir etmesini neyle açıklayacağımızı bilemiyoruz. Biz dün neysek bugün de Oyuz. Bu sebeple de söylenen kötü sözlere dair hiç bir endişe taşımıyoruz. 50 yıllık, yüzbinlerce insanın ortak değerleri ile ortaya çıkan bir hareketin 3-4 ayda aktan karaya dönüşeceğini kimseye inandıramazsınız. Ülkemizde örnek bir neslin yetişmesi ve sosyal yaralarımızın tamiri için çırpınan, dünyanın dört bir yanına Türkiyenin değerlerini, duygu ve düşüncelerini yayan bu insanlara, atılan iftira ve hakaretleri sahiplerine iade ediyoruz.
İŞADAMLARI SİYASET PARA KAZANMA YERİ DEĞİLDİR DİYOR
TUSKON Başkanı, Son günlerde bazı siyasetçiler Sivil Toplumu kastederek sık sık muhalefet yapacaklarsa parti kursunlar siyasete girsinler diyorlar. Buna karşılık bazı işadamları da verdiğimiz vergilerin, ülke kaynaklarının nasıl kullanıldığını bilmek en doğal hakkımız diyorlar. Bunu yapmak niçin muhalefet olsun diyor ve şunu ekliyorlar; Siyaset Millete hizmet etme yeridir, para kazanma, servet edinme yeri değildir. Para kazanmak isteyen siyasileri eşit şartlarda rekabet edebilmek adına siyaseti bırakıp, şirket kurup iş hayatına girmeye davet ediyoruz şeklinde konuştu.
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ VE TELEFON DİNLEMELERİ
Demokrasilerde medyanın önemine ve özel hayatın gizliliğine vurgu yapan TUSKON Başkanı Meral, konuyla ilgili şunları söyledi: Demokratik yönetimlerin yasama, yürütme ve yargı erklerine 4. bir denetleme mekanizma olarak Medyanın eklendiği günden beri dünyada medya, demokrasinin yerleşmesi için çok etkili bir görev yapmaktadır. Bu konuda ülkemizde atılması gereken çok ciddi adımlar olduğunu düşünüyoruz. Toplum genelinde, özel hayatın gizliliğini sağlamayı hedeflediği söylense bile, siyaseti şekillendirmek adına bazı gerçeklikleri gizlemek amacıyla yapıldığı izlenimi uyandıran yasal düzenlemelerle internet yayıncılığının ve özgür iletişimin önünün kesilmesi Türkiyenin geleceğine vurulmuş bir darbedir. Özel hayatın gizliliğine yönelik yasal düzenleme yaptığını iddia edenlerin Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendinin illegal yollardan elde edilen ses kayıtlarını meydanlarda dillendirdiğini gördük. Benzer şekilde TUSKON Genel Sekreterimiz ve Uganda Fahri Konsolosu Dr. Mustafa Günay Bey de basın yolu ile linç edilmeye çalışılmıştır. Ugandayı tanıtmak için insanlara ikram ettiği ananaslar bile Dervişin fikri ne ise zikri odur prensibine uygun şekilde dile dolanmıştır. Mustafa Günay Beyin Uganda Fahri Konsolosu olarak TUSKON üyesi olan veya olmayan Türk işadamlarının Ugandada ticaret ve yatırım yapmaları için yürüttüğü faaliyetler görevlerinin gereğiydi.
DERSHANELERİN KAPATILMASI
Eğitim sistemindeki aksaklıklara dikkat çeken TUSKON Başkanı, 28 Şubat döneminde eğitimimize vurulan darbenin etkisi daha silinememişken ve eğitim politikamız artık tescilli bir milli başarısızlığa dönüşmüşken, yüzbinlerce atanamayan öğretmen ve öğretmensiz okullar gerçeği ortadayken, var olan doğruların da eğilip bükülerek on binlerce insanın kazanılmış haklarını gasp eden ve eğitimde eşitsizliği azaltan, terörün önünü kesen dershaneleri kapatan, yangından mal kaçırırcasına hazırlanan milli eğitim yasa tasarısının da milli menfaatlerimizle taban tabana zıt olduğunu düşünüyoruz dedi.
KÜRESEL PİYASALAR
Küresel ekonominin kırılgan bir dönemden geçtiğini söyleyen Rızanur Meral, şöyle konuştu: Gelişmiş piyasalarda yaşanan kriz sonrası yeni ekonomi politikası belirleme süreci ve FEDin piyasaya arz ettiği dolarları azaltması Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere olumsuz etkiler yapmaktadır. Böyle önemli bir küresel süreç yaşanırken Türkiyede bir yılda yapılacak üç seçimin getirdiği gerginlikle birlikte demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, özgürlüklerden her türlü tavizi vererek yolsuzluk ve irtikâp soruşturmalarından kurtulmaya çalışan bir hükümetin varlığı da uluslararası piyasalardaki kırılgan Türkiye algısını çok daha fazla pekiştirmektedir. Böyle bir dönemde hem ticaret hem cari açık veren bir ekonomide sakınılması gereken en önemli konu belirsizlik ve bu belirsizliğe sebep olacak bir söylemle halkın kutuplaştırılmasıdır.