Tuncer yaptığı açıklamada " Türkiye de ki toplumsal alanda yapılan yenilikler bir çok Avrupa ülkesinden önce gerçekleşmiştir. Fransa ve İtalya da 1946 İsviçre de 1971 de seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Buna rağmen uygulama da görüyoruz ki kadın hakları konusunda çok da ileri gitmiş değiliz. Kadın üzerinden siyaset yapılıyor. Kadınlar ikinci sınıf olarak görülüyor. Toplumsal hayatta siyasette yaşamın her alanında cinsiyet ayrımcılığı yapılıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız kadının erkeğe eşit olması fıtrata ters olduğunu söylüyor. Hamile kadının sokağa çıkmasını ayıplanıyor. Annenin bile diz kapağının üstünün görülmesinin tahrik edici olduğunu söylüyorlar.
Tokattaki son olayda öğretmenler öğrencilere siz tacize müstahaksınız, Özgecan gibi olursunuz ifadelerini kullanıyor. Yine bir öğretmen erkek öğrencilere taciz timi kurduruyor. Kız öğrencilerin etek boyundan dolayı taciz edin diyor.
Bütün bunların neticesinde kadına şiddeti arttıran bir iklim yaratıldı. Ülkemizde aile içi şiddet giderek artmakta her üç kadından birisi ya kocası ya sevgilisi tarafından şiddete maruz kalmaktadır. Gün geçmiyor ki gazete sayfalarında televizyonlarda kadınlara yönelik şiddet haberi görmeyelim. “Kadınımız kutsaldır, onlara kalkan eller kırılsın söylemi” yetmemektedir. Öncelikle kadınlara yönelik şiddetin psikolojik, sosyolojik ve hukuksal bir sorun olarak kabullenilmesi şarttır. İktidar çıkaracağı yasalarla alacağı önlemlerle daha caydırıcı olmanın yolunu bulmak zorundadır. Gelişmeler göstermişdir ki bu iktidar kadına şiddeti önleyici tedbirler almaktan acizdir. Kadınlarımız layık oldukları hak ve özgürlüklere ancak bizimle beraber kavuşacaktır.
