Son dönemde vaka sayıları patladı, hastanelerin yoğun bakım servislerinde neredeyse yer kalmadı. Bakan Selçuk 2 saat boyunca ne anlattı? Yüz yüze eğitim devam edecek mi?

Pandemi sürecinde en kritik konulardan birisi okullarda yüz yüze eğitimin devam edip etmeyeceği.
Son dönemde vaka sayıları patladı, hastanelerin yoğun bakım servislerinde neredeyse yer kalmadı.

Peki, böyle bir ortamda okulların açık olması ne kadar doğruydu?

İşte bu soruların muhatabı Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 2 saat boyunca bir TV kanalında soruları cevapladı.

Programın katılımcılarından Nagehan Alçı, Habertürk’teki yazısında, Bakan Selçuk’un görüş ve düşüncelerini aktardı.

Nagehan Alçı, “Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un işi neden zor? 2 saatlik yayından notlar...” başlıklı yazısında bu görüşmeden notlar aktardı;

“Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk perşembe akşamı Habertürk TV'deki yayınımız için kanaldan girerken her zamanki gibi güler yüzlü ve enerjikti ama çok ciddi bir yük altında olduğu da belliydi.

Vaka sayıları patlıyor ve gözler okullara dikiliyor.

Sevgili okurlar, OECD ülkeleri içinde kuzey yarımkürenin okul kapama şampiyonuyuz, Güney yarımkürede de tatil tarihleri farklı olduğu için şampiyonluğu kaptırmış durumdayız. Öyle olmasa dünya rekoru bizde olabilirdi.

Diyeceksiniz ki son günlerde vaka sayılarında da rekora gidiyoruz.

Doğru ama vaka sayılarında birçok ülkenin çok altındayken de okulları hep kapalı tuttuk. Bu, vaka sayısı meselesi değil, eğitime bakış, eğitimi öncelik olarak görüp görmeme meselesi…
Bu konudaki fikirlerimi biliyorsunuz.

Kapalı okul stratejisine tek başına ve avaz avaz itiraz etmiş köşe yazarıyım.

"HERKES DIŞARIDAYKEN ÇOCUKLARI EVE KAPATALIM" LOBİSİ

Bakan Ziya Selçuk da -gerekli tedbirler alınarak-okulları açık tutmak için elinden geleni yapıyor ama bizde "Herkes dışarıdayken çocukları eve kapatalım" lobisi çok güçlü olduğu için işi zor.

O nedenle önceki akşamki yayın çok önemliydi.
Vaka sayıları artıyor diye okulları kapatmayı öncelikli olarak gündeme almanın dünya örnekleri ile ters ve yanlış olduğunu anlattı Bakan.

TÜRKİYE’DE EVRENSEL BİLİME AYKIRI BİR DURUM VAR

O anlattıkça, iki saat içinde Kübra’nın (Par) canlı yayında yaptığı ankette "Okullar açık kalmalı" diyenler yüzde 40’lardan yüzde 55’lere çıktı.

Kamuoyunun bir kısmı (haber kanalları izleyen ve eğitim düzeyi görece daha yüksek kesim) devamlı korkutulduğu ve istatistiksel veriye dayanmayan bilgiler ve gözlemlerle doldurulduğu için okulların çok riskli olduğunu düşünüyor.

Halbuki bu kesim Batı’yı da iyi bildiğini iddia eden kesim. Batı örneklerine ve oradaki tartışmalara baksalar Türkiye’nin dünyanın tersine gittiğini görecekler.

Bizde tuhaf bir durum var. Bilim evrenseldir denir ama tüm uluslararası sağlık otoriteleri ve bilim insanları başka, bizim bilim insanları başka konuşuyor.

Dünyada okulların, özellikle ilkokulların Covid salgınını yaygınlaştırmada belirgin bir etkisinin olmadığı, tüm önlemler alınıp, tam kapanmaya gidene kadar okulların açık tutulması gerektiği yönünde görüş birliği var.

Fakat bizde Bilim Kurulu ve ekranlara çıkan bilumum uzmanlar genellikle sanki okullar en büyük bulaş kaynağıymış gibi bir havada konuşuyorlar.

Bakan Ziya Selçuk Perşembe akşamki yayında net bir şekilde hedeflerinin sağlığı önceleyerek okulları açık tutmak olduğunu söylerken ekranlarda korku pompalayan doktorlardan da istatistiksel verilere dayanmayan, Türkiye’nin sosyolojisi ile desteklenmeyen yorum yapmamaları ricasında bulundu.

Benim "Her kesimin bir lobisi var ama çocukların, gençlerin bir lobisi yok ve pandeminin başından beri ana risk grubu olmadıkları halde en ağır bedelleri onlar ödediler" sözüm üzerine "Onların da Ziya Hocaları var" derken çok samimiydi Selçuk.

Eğitim Bakanı'nın mesleğin içinden gelen, deneyimli bir eğitimci olması böyle bir süreçte Türkiye için bir şans. Ancak iş yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı'nda bitmiyor.

Elbette başka çare kalmazsa okulların kapanması gündeme gelebilir ama ilk aşamada yeniden okulları kapatmak zaten 1 yıllarını kaybetmiş çocuklarda telafisi çok zor hasarlara meydan verebilir.

ŞALTERLERİ BİR KEZ DAHA İNDİRİRSEK ÇÖKECEK KARANLIKTA KAYBOLABİLİRİZ

Önümüzdeki hafta Bakanlar Kurulu toplanacak ve yeni kararlar verecek.

Sayın Cumhurbaşkanımız ve Bakanlardan o kararları okul kapamaya son seçenek olarak yaklaşılmazsa geleceğimizi kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğumuzu göz önünde bulundurarak vermelerini rica ediyorum.

Çocuklar çok zarar gördü. Çok bedel ödedi. Elektrik çarpmasın diye tüm şalterleri indirirsek çökecek karanlıkta kaybolabiliriz.

Tüm gelişmiş ülkeler aynı noktada birleşiyor: Okulların açık kalması en önemli önceliktir

*

Sevgili okurlar, ben okulda hiç risk yoktur demiyorum, elbette var ancak biraz sonra alıntılar yapacağım çalışma ve dünyadaki yüzlerce örnek, okulu kapatmanın çocuklar üzerindeki riskinin Covid enfeksiyonu riskinden çok daha fazla olduğunu, okulların bulaşı artırıcı gözle görülür bir rol oynamadığını ve çocukların virüsü okuldan daha çok evin içinden, dışarı çıkan büyüklerden ya da sokaktan aldığını gösteriyor.

Türk Toraks Derneği perşembe günü “Covid 19 salgını ve okulların yeniden eğitime açılması” başlıklı yeni bir rapor yayınladı. O raporda "Çocuk ve gençlerin ruh sağlığı ve gelişim ihtiyaçlarının karşılanması ve bunun bir parçası olarak okulların açık tutulmasının sağlanması bir kozmetik ihtiyaç değil, temel bir ihtiyaç ve haktır" deniyor.

Türkiye pandemi sürecinde okullarını en uzun süre kapalı tutan ülke oldu, diyor rapor ve "Çocuklar evlere kapatılıp akranları ve ebeveyn harici yetişkinlerle etkileşimleri kesilirse zihinsel ve fiziksel uyaranlardan uzak kalırlarsa yüksek miktarda ekrana maruz bırakılırlarsa gelişimleri kritik düzeyde geriler" diye üzerine basa basa söylüyor.

"Uzaktan eğitim var zaten, risk almaya ne gerek var’ diyenlere de şu uyarıyı yapıyor rapor:

"Uzaktan eğitimin en önemli etkilerinden biri odaklanmayı sağlayan dürtü kontrolünün gelişiminin aksaması, başta dersler olmak üzere sınıfta olan bitene olan ilginin azalması, öğrenci-öğretmen bağının zayıflaması."

Okulların kapalı olması yalnızca zihinsel ve ruhsal değil fiziksel gelişimi de olumsuz etkiliyor, diyor Türk Toraks Derneği. Kas-iskelet sistemi zayıflıyor, obezite artıyor.
Uzaktan eğitim 12 yaş altı için uygun değil. Bunu OECD ve CDC dahil tüm uluslararası kuruluşlar söylüyor.

Aynı hatırlatma Türk Toraks Derneği’nin raporunda da var. 12 yaş altı için uzaktan eğitimin geri dönüşü çok zayıf, yüz yüze eğitimin mümkün olduğunca devam etmesi gerekiyor bu yaş grubunda.

Konularında uzman 5 kıymetli tıp insanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Prof. Dr. Yankı Yazgan, Prof. Dr. Nejla Kurul, Doç. Dr. Haluk Çalışır ve Uzm. Dr. Nuriye Ortaylı’nın düzenledikleri webinarın bir özeti olan rapordaki şu bölüme dikkat:

“Pandemi ilanını takiben bir çok ülke okullarını kapatmıştır… Ancak Mart 2020 ayından başlayarak toplanan veriler ve bilgiler çocukların koronavirüsten erişkinlere oranla daha az etkilendiğini gösteriyor. Enfeksiyonu daha az alıp, hastalığı daha az geçirmekteler… Çocuklar enfeksiyonu alabiliyor ve bulaştırabiliyorlar ama özellikle 10-12 yaşın altındaki çocuklar erişkinlere göre enfeksiyonu yüzde 50-90 daha az bulaştırıyor.
Bu bulgular ışığında birçok ülke birinci dalgayı takiben okulları özellikle ilkokulları ve okul öncesi eğitim kurumlarını açtı. Bazı ülkeler sonbahardaki dalga sırasında birçok kitlesel kısıtlamalar getirirken bu öğretim kurumlarını açık tutmaya devam ettiler. Bu ülkelerin deneylerinden gelen bilgiler okulların açık olmasının salgının şiddetini artırma etkisinin ihmal edilebilir derecede düşük olduğunu düşündürtmektedir. Okullar salgının şiddetini artırmamaktadır. Okullardaki vaka sayıları doğrudan toplumdaki salgın düzeyini yansıtmaktadır."
Vaka sayıları artarken okul kapamak ihtimal dışıdır demiyor rapor. Dünyadaki itibarlı tüm bilim insanları gibi şunu diyor: Salgın verilerine göre okulların açık kalması yeniden gözden geçirilebilir. Ancak okulların açık kalabilmesinin toplumun en önemli önceliği olduğu gerçeği ile hareket edilmelidir.

Editör: İbrahim Halil Aksoy