Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Karamollaoğlu, Sedat Peker'in Süleyman Soylu iddiaları hakkında, "Bugün Türkiye’de 90’lı yılları aratır halde devlet ve mafya ilişkisi ortalığa dökülmüş durumdadır. Ancak kimsenin kılı kıpırdamıyor. Hâkiminin davacı, mübaşirinin şahit olduğu bir davada da verilen hükme itibar edilmez. İçişleri Bakanı iddialardan aklanmak istiyorsa bir an önce istifa etmelidir. Soruşturma süreci böyle başlatılmalıdır." dedi.

Saadet lideri Karamollaoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle: 

 

Tarihimizde büyük önem taşıyan 19 Mayıs, emperyalistlerin bu topraklar üzerindeki emellerine karşı ilk meşalenin yakıldığı gündür. Bugün bir zafer günüdür. Tüm milletimizin özelikle de gençlerimizin 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını en içten dileklerimle kutluyor, tarihe altın harflerle yazılan bu destansı zaferde emeği geçen başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, tüm kahramanları minnet ve şükranla anıyorum. Gençlik bir milletin geleceğidir. Yarınımızdan emin olabilmek ve geleceğe umutla bakabilmek için en büyük yatırım gençliğe yapılmalıdır. TÜİK verilerine göre her dört gençten biri bugün işsiz durumdadır. Bu rakam aslında daha da yüksektir. 

Bu gerçekler ortadayken eğer siz çıkıp Türkiye'de yaşayamam diyenlerin biletini alıp, göndermek lazım diyebiliyorsanız gençlerimizin derdi ile dertlenmiyor, problemlerini çözmek istemiyorsunuz demektir. Kovmak, kırmak, kapının dışına koymak kolaydır ama dertlerle ilgilenmek, çözüm üretmek zordur. Çifte standartı ve kamplaşmayı ortadan kaldırmalıyız. Yoksa çözüm üretme imkanı olmaz ve gençlerimize güven veremeyiz. Yaşanabilir Türkiye'yi inşa etmek istiyorsak gençlerimizin ellerinden tutmalıyız.

Daha fazla geç kalmadan ahlaki ve manevi değerlerle donatılmış, nitelikli, bilgili, ideal sahibi bir nesil nasıl yetiştirilir; bunun için çok ciddi çalışmaya girmeliyiz. Genç işsizliğini azaltacak, üretime dönük bir ekonomi politikasına ihtiyaç var. Yapmamız gereken ilk iş; üretime dönük olmayan yatırımları durdurmaktır. İktidarlar kendi kendilerini sorgulama noktasına gelmezlerse hiçbir zaman problemlere çözüm üretemezler.  Yaşanabilir Türkiye'yi inşa etmek istiyorsak gençlerimizin ellerinden tutmalıyız.

Filistin’de bir vahşet, bir katliam yaşanıyor ve İsrail üzerinde etkili olabilecek kesimlerden ses çıkmıyor. Filistin bir sınav kağıdı, Her mümin kulun önünde…" demiş rahmetli Cahit Zarifoğlu. Bugün maalesef İslam dünyası bu sınav kağıdını dolduramıyor. Bu bölgede Büyük İsrail Projesi'ni gerçekleştirmek için bir hareket başlatılmıştır. Buna nasıl kulaklarımızı tıkıyoruz, anlamak mümkün değil. Çözüm olarak ortaya konulan bu bölgede yaşayan "üç dinin mensupları Kudüs'ü idare etsin" fikri sadece bir savsaklamadır.

Atılması gereken ilk adım Kürecik ve İncirliği mutlaka kapatmaktır. Bu adım atılmadan bu zulüm durmaz! Terör devleti ile katliamlarını durdurana ve işgali altındaki toprakları boşaltana kadar ilişkiler askıya alınmalıdır. Bugün maalesef Filistin’i bombalayanlar Konya'da eğitildiler! Bu işi durdurmak mecburiyetindeyiz. BM Genel Kurulunun yapacak olduğu toplantıda Filistin'e Barış Gücü gönderilmesi için gereken hukuki zemin vardır ve bu konu bir an önce karara bağlanmalıdır.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin geçtiğimiz Şubat ayında aldığı işgal altındaki topraklarda işlenen savaş suçlarıyla ilgili kararı önemlidir. Bu noktada UCM’nin harekete geçirilmesi gerekir. İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler bu teşkilatın 1969’da Mescid-i Aksa’nın işgali üzerine kurulduğunu idrak ederek artık sözün ötesinde adımlar atmalıdır. Bugün bütün gelişmiş teknolojiyi kullanan İsrail’in zulmüne karşı direnen ve taviz vermeyen, Gazze’yi ve Aksa’yı savunan bütün kardeşlerimizi gönülden tebrik ediyor, en kısa zamanda zafere ulaşmalarını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum. 

Türkiye’de firar etmiş bir kişi adeta yeri yerinden oynatacak iddialarda bulunuyor ama memlekette bir tane savcı bu konuyu dikkate alıp ilgilenmiyor. Çünkü iktidarın yetkilileri bu işin içinde. Kimse unutmasın, devlet adil olduğu sürece güçlüdür. Hükümet adamları kanun çerçevesinde kaldıkları zaman sözleri geçerlidir. Bugün Türkiye’de 90’lı yılları aratır halde devlet ve mafya ilişkisi ortalığa dökülmüş durumdadır. Ancak kimsenin kılı kıpırdamıyor. Hâkiminin davacı, mübaşirinin şahit olduğu bir davada da verilen hükme itibar edilmez. İçişleri Bakanı iddialardan aklanmak istiyorsa bir an önce istifa etmelidir. Soruşturma süreci böyle başlatılmalıdır.

Koronavirüs ekonomimizi çok fazla zarara uğrattı ama biz çözüm üretme noktasında hiç adım atamıyoruz. Muhalefetin teklifleri dikkate alınmıyor, bir kere de dinleyin bizi. Şu an herkes perişan oldu ama en büyük sorun yaşayan kesim esnafımız. Yapılan 3-5 bin TL hibe esnafın derdine derman olamaz. Derdi bilmezseniz çözüm üretemezsiniz! İnsanları dinlemezseniz derdi bilemezsiniz! Çözüm üretmeyenleri iş başında tutarsanız problemleri çözemezsiniz. Derdi bilmezseniz çözüm üretemezsiniz! İnsanları dinlemezseniz derdi bilemezsiniz. Çözüm üretmeyenleri iş başında tutarsanız problemleri çözemezsiniz. Türkiye bir an önce ciddi bir zihniyet değişikliğine gitmelidir. Ekonomide de israftan kurtulmaya ihtiyacımız var. 

Afganistan'ın başkenti Kabil'de yaşanan patlamada 85 ölü ve en az 200 yaralı var.Şu veya bu örgüt diyecekler ama ortada bir gerçek var. Bu terör birçok yerde meydana geliyor; dayandığı yer ise Batı ve ABD’dir. İslam aleminin bir araya gelmesine ihtiyaç var. Bayram tatilini geçirmek üzere Erbil'den çocuklarıyla birlikte Antalya’ya giden bir aile Mersin yakınlarında, yolda trafikte seyir halindeyken saldırıya uğramış. Bu ırkçı saldırılar önlenmelidir, failler ortaya çıkarılmalıdır. 

Biz hem dünyadaki hem de ülkemizdeki gelişmelerden endişeliyiz. İktidarın üzerine düşeni yapması gerekir. İnsanların sesini keserek, muhalefet itham edilerek bu problemler çözülmez.

milligazete

Editör: İbrahim Halil Aksoy