Gençlerin hakkına önce FETÖ çöktü, şimdi TÜGVA çöküyor

“Türkiye’de siyasi kayırmacılıkla torpil yapılması yeni bir şey değil. AKP yıllardır referans adı altında önce FETÖ gibi örgütlerin militanlarına devleti teslim etti, FETÖ sonrası yine birtakım cemaat ve tarikat mensuplarının üyelerini kamuda kritik görevlere atadı. Liyakatsiz, eğitimsiz, kamu yönetimiyle uzaktan yakından alakası olmayan bu kişiler bu süre zarfında devletin istikrarını yok etti, devlete duyulan güveni azalttı ve en kötüsü onuruyla okuyup kamuda çalışmak isteyen gencecik insanların umutlarını yıktı. Gençlerin ekmeğine önce FETÖ çöktü, şimdi TÜGVA gibi vakıflar çöküyor. 10 milyonu aşkın işsizin olduğu yerde torpille hak yiyen, hak yediren, bunlara ses çıkarmayan her kim varsa bu suçun, bu sorumsuzluğun ve vebalin ortağıdır. Bunlara dair listeler er geç açığa çıkacaktır. Kimlerin, hangi usulsüzlükleri yaparak kamu kaynaklarını yediği ortaya çıktığında bu kişilerin insan içine çıkacak yüzü kalmayacak.”

Bu belgeler sadece torpili değil, paralel devlet yapılanmasını da ifşa etmiştir

“Metin Cihan’ın ortaya çıkardığı belgeler sadece torpilin açığa çıkması değil, aynı zamanda paralel devlet yapılanmasının ifşasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ailesi ve yakınlarının kurduğu vakıf ve derneklerin büyük bir bölümü, işte bu listelerle tüm kamuyu işgal etmiş durumda. Cumhurbaşkanı kararlarıyla birçoğuna zaten vergi istisnaları tanınıyor, devlete ait taşınmazlar karşılıksız olarak veriliyor, devlet protokolünde bu kuruluşların yönetimine yer verilerek bir tür meşruluk kazandırılıyor, havuz medyası aracılığıyla bu kuruluşların tanıtımı yapılarak yine toplumda güven algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Büyük çerçeveden bakıldığında devletin topyekûn bu kuruluşlarla bir tür iş birliğinde olduğu görülüyor. Bugün herhangi bir kurumun Bilal Erdoğan’ın referansını reddetme şansı sıfır. Aynı şekilde TÜGVA, TÜRGEV veya İlim Yayma Cemiyeti gibi vakıflardan gelen listeleri reddetme şansı yine sıfır. Listelerden de görüldüğü üzere buralardan Bakanlıklardan yargıya, en kritiği TSK’ye kadar yerleştirmeler var. Tam FETÖ’nün paralel devleti gibi kendisine yönelik hedefleri bertaraf etmek için devletin tüm imkanlarını kullanıyorlar. TÜGVA’nın organize bir şekilde emniyet ve orduya yerleştirilmesi büyük bir tehlike yaratmaktadır.”

Torpile başvuran, devlete sızan kuruluş ve kişiler mahkemelerde yargılanacak!

“Her şey organize olmuş; suç organize, gizlilik organize, devlet desteği organize… Malatya’da dahi ‘Geleneksel, Kültürel Sanatlar Fuarı ve Sergi Alanı’ olarak nitelendirilen Malatya Evleri’nden biri Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından 2017 yılında TÜGVA’ya tahsis edilmişti. Konuyu hem basın açıklamaları ile hem de Meclis gündemine taşımıştık. TÜGVA Malatya Şubesi 4 yıldır tek kuruş ödemeden Malatya Kerpiç Evlerinden birinde kaldı, kalmaya devam ediyor. Bu listeler Millet İttifakı’nın iktidarında devlet içerisindeki etkinliğini azaltmaya yönelik bir hamle olarak da görülmelidir. Bu tür sızmaların her türlüsü olası iktidarımızda kolaylıkla engellenecektir. Ayrıca halkımız müsterih olsun. Torpille devlete sızan, sızdıran, bu işe yeltenenlerin suçu tespit edildiğinde, bu kuruluşların imkanlarıyla devlete sızanlar ele başlarıyla birlikte halka açık ve tarafsız mahkemelerde yargılanacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Devlet yönetimini iyileştirmenin, şeffaf ve hesap verebilir hale getirmenin ilk yolu olarak Millet İttifakı’nda devletin personel rejimi kamu yönetimi ilkeleri doğrultusunda yenilenecektir.”

Meclis, devlete sızan bu tür vakıf ve derneklerin listelerini araştırılsın

Konuyu Meclis gündemine de taşıyan Ağbaba, liyakatsizliğin bu denli yükselmesi ve TÜGVA’nın siyasi nüfuz kullanarak stratejik kurumlara yerleşmesinin “paralel devlet tehlikesi” taşıdığını belirterek Meclis’te araştırma komisyonu kurulması talebinde bulundu. TBMM Başkanlığına sunduğu araştırma önergesinde Ağbaba, şunlara dikkat çekti:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ailesinin ve yakınlarının yönetim kurulunda olduğu birtakım dernek ve vakıflara çeşitli imtiyazlar verilerek bu kuruluşların siyasi meşruluğu güçlendirilmektedir. TÜRGEV, TÜGVA, İlim Yayma Vakfı, Ensar Vakfı, Okçular Vakfı gibi sivil toplum kuruluşlarının siyasi iktidarla organik ilişkisi nedeniyle kamu atamalarında önemli bir gücü olduğu görülmektedir. En son sosyal medya siyasi Twitter’da Metin Cihan adlı gazetecinin ulaştığı belgelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulunda olduğu TÜGVA’nın işe alım için ilettiği listelerin işe alımları sağlanmış, bu kişilerin sistematik olarak kayıtları tutulmuş ve hatta devlet kurumlarından TÜGVA’ya ilgili kişilerin bilgilerini aktaran bir hattın kurulduğu yazmaktadır. TÜGVA’nın işe yerleştirme listeleri, yeni bir paralel devlet yapılanmasının ifşa olması olarak değerlendirilmekte ve kamuoyunda liyakatsiz ve bilgisiz bu kişilerin kamuya atanması toplumda devlete yönelik güvensizliği artırmaktadır. Öte yandan siyasi iktidara yakın kuruluşlar aracılığıyla binlerce kişinin kamuya alınması, geniş tanımlı işsizliğin 10 milyon kişiye ulaştığı ülkemizde sosyal adaletsizliği de pekiştirmektedir. Ayrıca TÜGVA’nın listelerinde yer alan kişilerin çoğunlukla Türk Silahlı Kuvvetleri gibi devletin en önemli stratejik kurumlarına yerleştirilmesi milli güvenliğimiz için de büyük bir tehlike arz etmektedir. Bu kişilerin tıpkı FETÖ mensupları gibi paralel bir yapılanmayla siyasi saiklerle devlete ve topluma savaş açması tarihsel açıdan bir risk olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyasi iktidara organik bağı nedeniyle kamuya liyakatsiz şekilde atanan kişiler ‘paralel devlet’ tehlikesi oluşturmakta ve onuruna yakışır bir gelecek için onlarca yıl eğitim alıp sınavlara giren gençlerin devlete olan güvenini ve umutsuzluğu artırmaktadır. Öte yandan liyakatsiz ve bilgisiz kişilerin devlete yerleştirilmesi kamu yönetiminin sağlıklı ve istikrarlı işleyişini de engellemektedir. Bu açıdan tüm bu sivil toplum kuruluşlarının, bunların arkasındaki siyasi odakların, bu kuruluşların kamudaki güçlerinin bir araştırma komisyonunun kurulması ve bu konuların tüm yönüyle incelenmesi kamu yararı açısından büyük önem taşımaktadır.”

kaynak, bülten

 

Editör: İbrahim Halil Aksoy