Sinan Oğan, Burdur Belediyesi Konferans ve Sergi Salonu’nda toplanan kalabalığa konferans verdi. 

Başkanlık sisteminde bir daha ülkede krizlerin yaşanmayacağının savunulduğunu hatırlatan Oğan, “Başkan, meclisin çıkardığı 50 yasayı beğenmez, yerine iki kararname çıkarırsa ne olur? Krizin anası olur” dedi.

Bunu önlemenin yolunun, Türkiye’yi dar bölge seçim sistemiyle iki partili sisteme çevirmek olduğuna işaret eden Oğan, şöyle devam etti: Siyasi organizasyonumuzun yaşaması için...

“İki partili sistemi, Burhan Kuzu TV’de anlattı. Sağda AKP, solda CHP kalacak dedi. Biz ne olacağız peki? Demek ki burada biz boşuna Ülkem İçin Hayır Ülküm İçin Hayır demiyoruz. Bizim diğer siyasi partilerden farklı olarak hayır dememizin bir artı gerekçesi daha var. Onlar tek adam rejimi gelmesin, parlamenter sistem daha iyidir diyorlar ve biz bunu destekliyoruz. Ama bizim bir gerekçemiz daha var. O da Ülküm için hayır. Siyasi organizasyonumuzun yaşaması ve iktidar yolunda yürümesi için iki partili seçim tuzağına Türkiye’nin düşürülmemesi lazım.

Aksi halde Türkiye 600 bölgeye bölünür, o bölgelerde kim birinciyse milletvekilliğini alır. 1 Kasım seçimlerinde MHP hiç bir yerde birinci parti değildi. Böyle bir sisteme nasıl evet deriz. Diyarbakır’ın 13 bölgeye bölündüğünü düşünün, kim çıkarır milletvekilliği, HDP. Bu sistem büyük şehirlerde AKP’ye, doğu ve güneydoğuda HDP’ye yarar.

 

İlk durakta MHP’yi indirecekler

 

 

İktidarda AKP, muhalefette HDP. Haydi buyrun. 18 maddeyi MHP ile geçirdiniz. Geriye kalan ve vazgeçilmez olan 4 madde dahil bütün anayasayı HDP ile değiştirdiğinizde, HDP itiraz mı edecek? Zaten istedikleri o.

Vereceğiniz her evet oyu HDP’ye yarayacaktır. Dar bölge sisteminde HDP’yi ana muhalefet partisi yapacaklar. İlk durakta MHP’yi indirip ilk durakta çözümcüleri o trene bindirecekler.


Partime sesleniyorum; Bu kepazeliğe...


Diyarbakır’da biji serok diye Erdoğan’ı sloganlarla karşıladılar. Van’da Başbakan “Ben Şivan Perver’im dedi. Partime sesleniyorum, bu kepazeliğe ne kadar daha sessiz kalacaksınız.”

Atatürk’ün Ne Mutlu Türküm Diyene sözünün, içinde hiç bir ırkçılığa zerre kadar yer barındırmayan çok veciz bir söz olduğunu belirten Sinan Oğan, “Bu sözü teröristler rahatsız olmasın diye dağdan taştan silenler, milli bayramları bir bahaneyle yaptırmayanlar, andımızın içinde Türk sözü geçtiği için kaldıranlar, Türkiye Cumhuriyeti, Cumhuriyet sözünden rahatsız olanlar, yarın bu ülkenin geleceğinde HDP’den izinsiz ve habersiz bir işlem yapacaklar. Buna inanıyor musunuz? Elbette inanmazsınız çünkü daha düne kadar bunlar HDP ile kucak kucağaydılar. Yarın da kucak kucağa bu ülkenin kaderini tayin etmeye çalışacaklar. Bu mesele evet veya hayır meselesi değil, bu memleketin bekası meselesidir” diye konuştu.


“Sülalerini garanti altına almak istiyorlar”

 

Sinan Oğan, bir yandan Suriye’de, diğer yandan içeride terörle savaşan ülkede, başkanlığın nasıl bir aciliyeti olduğunu sorarken, “Sebebi belli, kendilerini ve sülalelerini garanti altına almak istiyorlar. Çünkü bunların gidişi yakın. Artık kamyonları tepeden aşağı inmeye başladı. Son günlerimizde acaba kendimizi başkanlık zırhı altında garanti altına alabilir miyiz diye düşünüyorlar. Tek dertleri bu” dedi.

 

Oğan, şöyle devam etti:

“Bugün öğrendik üç milyona yakın Afganlı da doğu sınırımıza birikmiş, bir kısmı da geçmeye başlamış. Bize sığınana elbette bakmak zorundayız. Kadına, çocuğa, yaşlıya biz bakalım tamam. Taşı sıksa suyunu çıkaracak herifleri sahilde nargile fokurdatırken, bir de cebine harçlığı niye koyalım? Onlara hastane, üniversite, yurt bedava. Bizim evladımız 1 dakika geç kalıp sınava giremiyor diye canına kıyıyor. Bu haksızlığa, bu ayrımcılığa bir dur demeyecek misiniz? Öz vatanımızda biz ne kadar daha ikinci sınıf vatandaş muamelesi göreceğiz?

 

Bedavadan diklenmeyin

 

Her Avrupa’ya diklendiğinizde gelen turist sayısı azalıyor. Ey Avrupa dediğinizde oradaki akrabalarınızın yaşam şartları zorlaşıyor. Ürettiğiniz mal, avrupa pazarlarından içeri giremiyor.

Diklenin ama bedavadan diklenmeyin. Suriye meselesi sadece Türkiye’nin meselesi mi? Gelin bu meselenin birazını Avrupa’ya verelim. Son derece lüks gemilere 500 bin eli silah tutan Suriyeliyi koyalım, Avrupa’ya gitsin. Fatma Betül Sayan’ı Avrupa’ya gönderdiniz, polis eşliğinde sınır dışı edildi. Bunun karşılığı inekleri Avrupa’ya göndermek mi olacak? Avrupa’ya ders vermek için 500 bin delikanlı Suriyeliyi, Başbakan’ın oğlunun gemileri ile gönderelim. Üstelik zarar etmesin, Cumhurbaşkanı’nın örtülü ödeneği evet için kullanılıyor, onunla gemi parasını ödeyelim.

 

Vatan nedir öğrensinler

 

1 milyon Türkiye’de eli silah tutan Suriyeli var. Biziml Mehmetçiğimiz aslanlar gibi El Bab’ta terörist kovalıyor. 500 bin suriyeli orada savaşmıyor ama Kurtuluş Savaşında cephe gerisinde mermi taşıyan anamız bacımız kadar yürekleri yok mu, gönderelim mermi taşısınlar. Hiç olmazsa vatan nedir öğrenirler, vatan için ölen Mehmetçiği görür, ders alırlar.

AKP kendine güveniyorsa koysunlar sandığı, Suriyeliyi isteyen var mı, yok mu görelim. Hodri meydan.

Başkanlıkla ilgili o kadar çok gerekçemiz var ki. İç ve dış politikayı ilgilendiren bir çok konu var. AKP’liler bir kaç ay önce ‘Bundan sonra büyük bir Türkiye var. 82. vilayetimiz Musul, 83. vilayetimiz Kerkük olacak diyorlardı.

 

Bir kere de Ey Barzani de...

 

Nerede onlar? Kerkük, Talabani ve Barzani’nin işgali altında. Buradan Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum. ‘Ey Fransa, Rusya, İsrail diyorsun ya, bir kerecik Ey Barzani de. Bağırarak da değil, kısık sesle. Sen Ey Barzani diyemiyorsun ama Türk milleti buradan seslenecek. Ey Barzani, Talabani haddini bil, Kerkük Türk’tür Türk kalacaktır. Senin AKP’li ortağına rağmen Kerkük’ün Türk birliğini silemeyeceksin.

 

“Getirin idamı, Cumhurbaşkanı’nın gözü yolda kalmasın”

 

Sayın Cumhurbaşkanı, meydanlarda ‘İdam konusu var ya, getirsinler imzalayacağım’ diyor. AKP’li milletvekillerine sesleniyorum; Sayın Cumhurbaşkanının size çağrısı var, niye idamı getirmiyorsunuz? Cumhurbaşkanı diyecek ki AKP’li milletvekillerine, ‘Çıkarın idamı’, onlar yok diyecek. Siz de inanacaksınız. Mümkün mü? Sayın Cumhurbaşkanı, Türk milletinin gözünün içine baka baka nasıl yalan konuşuyorsun? AKP’liler varsa yüreğiniz, çoğunluğunuz yeterli getirin idamı , Sayın Cumhurbaşkanının gözünü yollarda bırakmayın. Bunlar idamı kaldıranlar. Getirecekleri falan yok. Milleti kandırıyor bunlar. Sayın Cumhurbaşkanı, ya bir daha meydanlarda bunu demeyin ya da gereğini yapın. Yeter milleti kandırdığınız. Bu millet uyandı. Sizin bu sahte kabadayılıklarınıza Türk milleti artık pirim vermiyor.

 

Anket açıklayamıyorlar

 

İlk defa AKP anket açıklayamıyor. Anketi sandıkta göreceksiniz diyor Başbakan. 15 senedir bangır bangır anket açıklayanlar, şimdi korkuyor. Çünkü hayırlar önde, bu millet artık uyandı.

Bir rabiadır gidiyor. Gelin bir de Ülkücünün rabiası nasıl olur onu görün. Tek millete, tek devlete, tek bayrağa, tek dile evet, tek adama hayır diyoruz. İşte bu da ülkücü rabiası.

Sinan Oğan, konuşmasını Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun, “Ben Türküm Türk esir olmaz, ben Türküm Türk bayraksız olmaz, ben Türküm Türk devletsiz olmaz, ben Türküm Türk ezansız olmaz, ben Türküm Türk hürriyetsiz olmaz” sözüyle bitirirken, salondaki coşkulu kalabalıkla birlikte “Ne Mutlu Türküm Diyene” şeklinde seslendi.

Editör: İbrahim Halil Aksoy