Drakula Untold İçerdiği mesajlarla birlikte, tarihi silip yeniden yazmak gibi bir eğilimden de geri kalmıyor. Geceyarısı Ekspresi travmasını zor atlatan bir ülke olarak Dracula Untold, bizim için çok ayrı bir imtihan niteliğinde. Sizler için Dracula Untold ve gerçek tarih arasındaki uyuşmazlıkları derledik... 

1. Gerçekte Vlad Tepes yani Dracula kimdir?



Adının üçüncü temsilcisi olan Vlad Tepeş, popüler kültürde Kazıklı Voyvoda ya da Kont Drakula olarak tanınır. 1431'de doğan 1476'da ölen Tepeş, barbarlığıyla tanınan bir Eflak prensiydi. Babası tarafından Osmanlı'ya rehin olarak verilen Tepeş, 6 yıl İstanbul başta olmak üzere Osmanlı topraklarında yaşadı. 1448'de Osmanlı'nın desteğiyle Eflak'ın başına geçirilmeye çalışıldı ancak bu girişim bşarısız oldu. Boğdan'a sürgün edilen Vlad 1456'da, Erdel Beyi Hunyadi Yanoş'un desteğiyle Eflak'a bir sefer düzenleyerek, Eflak Voyvodası olarak tahta geçti. Bölgede 6 yıllık bir egemenlik kuran Vlad, bu dönemde eline geçen tüm düşmanları kazığa geçirmek başta olmak üzere bir çok işkence yaparak kötü bir şöhrete sahip oldu. Öldürdüğü kişilerin kanını içtiği çok yoğun bir söylenti halinde dillendirildi. 1459'da Osmanlı'ya başkaldıran ve Macaristan ile ittifak yapan Vlad, Tuna nehrini geçip onbinlerce Sırp, Bulgar ve Türk'ü kazığa geçirip katlederek bölgede büyük bir kaosa sebep oldu. Bunun üzerine 1462'de Fatih Sultan Mehmet komutasında Osmanlı ordusu Vlad'a karşı sefere çıktı. Bu güce karşı fazla direnemeyen Vlad kaçarak Macaristan'a sığındı ancak Macaristan kralı tarafından hapse atıldı. Mahkum olarak geçirdiği iki yılın ardından 1476'da yeniden özgürlüğüne kavuşup Osmanlı'ya karşı Eflak'ı ele geçirmek üzerine giriştiği savaşta mağlup edildi ve öldürüldü. Öldükten sonra başı kesilerek İstanbul'a getirildi ve Fatih Sultan Mehmet'e sunuldu. 


2. Filmdeki Vlad



Filmde ise bambaşka bir Vlad karşımıza çıkıyor. Osmanlı tarafından küçük yaşta ailesinden kopartıldıktan sonra işkenceler gören ve savaşmaya zorlanan Vlad, şiddete tövbe etmiş bir şekilde Transilvanya'ya dönüyor. Burada bir huzur ortamı kurmak isterken Türklerin bölgeye gelişiyle bir anda oğlunu elinden almak isteyen Fatih Sultan Mehmet ile karşılaşıyor. Elinde ordusu ya da başka bir gücü bulunmayan Vlad, ailesini ve insanlarını korumak için ona vampir güçlerini verecek bir anlaşma yapıyor. Peki sonra ne oluyor? Sahip olduğu güçlerle binlerce Türk askerini tek başına kılıçtan geçiriyor, yarasalardan oluşan dev bir dalgayı kontrol ediyor ve gökyüzünü kapatacak kadar büyük bir kudrete sahip oluyor. Osmanlı'ya yenilmiyor tam tersine ağzını burnunu dağıtıyor Türklerin.


3. Eflak, Boğdan, Erdel ve Osmanlı tarihinin gerceği nedir?

 



Eflak Boğdan ve Erdel yaklaşık 400 yıl boyunca Osmanlı egemenliği altında var olmuş günümüzün Romanya'sına ait üç bölgedir. Osmanlı açısından özellikle Karadeniz kıyısı üzerinden ilerlemek adına önemli bir konuma sahiptir. 

4. Filmde Eflak, Erdel ve Boğdan'ın konumu



Filmde daha önceki Dracula filmlerinde de yaşanan bir bölge karmaşası var. Transilvanya coğrafi bölge olarak Osmanlı tarafından Erdel olarak nitelendiriliyordu. Vlad da bir Eflak Prensiydi. Bu bir bakıma tarihi açıdan bir karışıklık. Çünkü bizim tarihimizde Dracula bir Eflak'lı, sinema tarihine göre ise bir Erdel'li. Bunun haricinde, filmde Transilvanya'nın Osmanlı'nın Avrupa'ya ilerleyişine karşı son nokta olarak öne çıkartılması da coğrafi açıdan mantıksızlıklar içeriyor. Avrupa'ya yürümek için Transilvanya yegane geçiş noktası değil ki! 


5. Fatih Sultan Mehmet kimdir ve nasıl ölmüştür?



Fatih Sultan Mehmet, 1432 doğumlu, Türk tarihinin en meşhur devlet yöneticilerinden biridir. İstanbul'u Fethederek tarihe adını kazıyan ve Osmanlı İmparatorluğu'nun en büyük padişahları arasında gösterilen 2. Mehmet, 1481'de Gebze yakınlarında hastalık sebebiyle ölmüştür. Öldüğü sırada doğuya doğru büyük bir seferin hazırlığı içerisinde olduğu bilinmektedir. Bu seferin tam olarak nereye yapılacağı konusunda sadece kendisi ve bir kaç sadrazamın bilgisinin olması sebebiyle, kesin ve net bir bilgi yoktur. 


6. Filmdeki Sultan Mehmet ve ölümü



Filmdeki Sultan Mehmet ise tam anlamıyla bir tiran. Şımarık ve açgözlü tavırlarıyla dikkat çeken Mehmet, aynı zamanda kadın ve çocukların ağırlıkta olduğu masum bir halka saldırmaktan geri kalmayacak kadar da zalim olarak gösteriliyor. Emrindeki gücün sarhoşu olan Mehmet, gaddarca Transilvanya'ya saldırıyor. Ölümü ise tarihi gerçekler açısından tam bir fiyasko. vampire dönüşen Vlad'ın ısırığıyla yere serilen Mehmet Transilvanya'da bir çadırın içinde vefat ediyor. 

7. Osmanlı'nın batıya ilerleyişi ne zaman ve nerede durmuştur?



Osmanlı'nın batıya doğru durdurulamaz sanılan ilerleyişi önce birinci sonra da ikinci Viyana kuşatmasında durmuştur. Viyana surlarını bir türlü aşamayan Osmanlı orduları, her ne kadar deniz yolundan Avrupa'nın önemli merkezlerini ciddi şekilde huzursuz etse de, 1683 yılında kaybedilen ikinci Viyana kuşatmasıyla Osmanlı'nın batıya ilerleyişi durmuştur. 

8. Filme göre Türklerin durduruluşu



Filme göre ise Türkler, Fatih Sultan Mehmet'in Dracula tarafından öldürülmesiyle mağlup edilmiş ve Avrupa'ya olan yolculukları sona ermiş... 

9. Fatih Sultan Mehmet'in tarihteki adı ve tipi


Filmde her ne kadar Dracula, Fatih Sultan Mehmet'e "Senin adını tarihten sileceğim" dese de, Fatih Sultan Mehmet hem batı hem de doğu dünyasında bilge ve başarılı bir hükümdar olarak tanınır. Sanat ve bilime karşı ilgisi, İstanbul'un fethinden sonra bölge halkına karşı tutumuyla her zaman olumlu izlenimler bırakmış bir liderdir. Tipine gelince ise onunla ilgili en geçerli referans, Gentile Belli'nin çizdiği portredir. Bu portrede sivri burnu ve uzun yüzüyle dikkat çeken 2. Mehmet'in çene bölgesinde gürleşen bir sakalı vardır. 

10. Filmdeki Fatih Sultan Mehmet ve tipi



Filmde ise, Mehmet'in sadece savaş meraklısı bir gaddar olduğu anlaşılıyor. Tipine gelince ise yakışıklı ve çekici bir tip seçilmiş olmasına karşın hokka burunlu, yuvarlak suratlı ve Osmanlı çizgisinden uzak imajıyla pek gerçekçi bir Fatih Sultan Mehmet bizi karşılamıyor. Alıcı gözle bakacak olursak Dominic Cooper'dan bir 2. Mehmet çıkmaz, zorlama olmuş.

11. Sinema tarihindeki Dracula



Sinema tarihinde Vampir çok uzun yıllar boyunca kötülük timsali olarak kullanılmış ve bir çok bedensel özelliği 1953 tarihli, "Drakula İstanbul'da" adlı bir Türk filminde şekillenmiştir. Dracula ve vampir karakterleri özellikle son yıllarda Twilight gibi popüler serilerde, bir korku öğesinden çok bir popüler kültür malzemesine dönüşmüştür. Duygusallıkla harmanlanan yeni nesil vampir hikayelerinin izlerini Dracula Untold'da da görebiliyoruz. Bir zamanlar Blade ile Vampir avına çıkan izleyici kitlesi, Underworld ve Twilight gibi serilerle kendilerini daha çok vampirlerle aynı saflarda görmeye başladılar desek yanlış olmaz. 

12. Dracula Untold'daki Dracula imajı



Dracula Untold, Twlight'ın izinde bir vampir imajı sunuyor. Daha duygusal, aşık ve özünde çok iyi bir karakter var karşımızda. Hatta Vlad'ın hayatı boyunca yaptığı tüm barbarlıkları basit bir kaç cümleyle; "Aaa demek bunun için kötülük yapmış, ah canım benim" deme noktasına getirmekten geri kalınmamış. Anti-Kahraman çizgisinin bile çok ötesinde bir noktada duran filmdeki Vlad, dünyanın en iyisi ve kahraman olarak öne çıkartılmış. Vampirliğin doğru ellerde ne güzel sonuçlar vereceğine yaklaşan filmde, Vlad için "Bir kahramandı" tanımlaması da net bir şekilde kullanılmış. Filmi izleyip de Dracula gibi olacaksa herkes vampir olsun dememek elde değil. Tipe bakacak olursak da; Luke Evans'tan ziyade, 1992 yapımı Dracula filmindeki Gary Oldman tip olarak daha bir oturmuş gibiydi Dracula karakterine. 

13. Dracula Untold'daki Türkler



Bir çok batılı filmde Türklerin hepsinin kara kuru, Araplar gibi tasvir edilmesi yıllardır kanayan bir yaramızdı. En azından filmde olumlu olarak görebileceğimiz bir faktör, Türkler karma bir millet olarak gösteriliyor. Bunda devşirme sisteminin etkilerinin olduğunun da altı çiziliyor. Esmeri de var, sarışını da bu açıdan Türk ordusuna bakıp içimiz açıldı diyebiliriz. 

14. Dracula Untold'daki Türkçe



Filmde az da olsa Türkçe duymak da mümkün. Türk askerlerinin ve Sultan Mehmet'in Türkçeleri akıcı ve temiz, Vlad'ın Türkçesi ise biraz aksanlı. Bu açıdan dilimizin konuşulduğu bir filmi görmek güzel. Ancak filmin genelinde modern İngilizce kullanılmış. Romence tek bir kelime duymadığımız filmde, bu konuda sanki biraz kolaya kaçılmış gibi. 

15. Osmanlı mı Türk mü?



Filmde "Osmanlı" tanımı hiç kullanılmamış. Sadece Türkler deniyor. 

16. Devşirme sistemi



Devşirme sistemi Osmanlı ordusunun en büyük insan kaynağıydı desek yanlış olmaz. Osmanlı ordusu özellikle de Yeniçeri ocağı, ele geçirilen bölgelerden toplanan çocukların Osmanlı himayesinde yetiştirilmesiyle güçlendiriliyordu. Bu sistemle devşirme olarak Osmanlı sarayına giren bir çok gencin sadrazamlığa bile yükselmesi söz konusuydu. Bunlar arasında popüler kültürde Muhteşem Yüzyıl'da karşımıza çıkan Pargalı İbrahim Paşa en meşhurlardan biridir. Evet bir çocuğun ailesinden kopartılması hoş bir durum değil. Bu noktada özellikle evladını kaybeden ailelerin çektiği acıları düşününce bu sistemi onaylamak pek mümkün olmuyor. Ancak filmde devşirme sistemi sadece köleleştirme olarak gösterilmiş. Bu noktada tarihi açıdan tartışmalara yol açması muhtemel. 

17. Filmin yönetmeni ve dönem filmi yapmanın zorluğu



Filmin yönetmeni Gary Shore mesleğinin başında bir sinemacı olarak dönem filmi yapmanın ağırlığı altında kalmış. Henüz daha ikinci filminde tarihi açıdan gerçekten önem arz eden Fatih Sultan Mehmet'i kelimenin tam anlamıyla harcaması yazık olmuş. Filmin senaristleri de henüz daha bu işte çok yeniler. Matt Sazama ve Burk Sharpless'ın yazdığı, 2016'da çıkacak Mısır'ın Tanrıları filmi bu yapımdan sonra izlenir mi izlenmez mi bilemiyoruz... Bu arkadaşlara usta yönetmen Ridley Scott'ın 2005 yapımı Cennetin Krallığı filmini izleyip biraz ders almalarını tavsiye edebiliriz. Selahattin Eyyubi gibi bir karakteri popüler kültüre kurban etmeden, saygınlaştıran Scott'tan öğrenecekleri çok şeyler var gibi görünüyor. 

18. Filmin yaratacağı etkiler



Özellikle filmin Türkiye izleyicisi tarafından nasıl karşılanacağı büyük bir soru işareti. Osmanlıyı yoğun bir şekilde konuştuğumuz özellikle son yıllarda, Osmanlı üzerinden Türklere çok sert bir bakış açısı sunan bu filmi sadece sanatsal açıdan incelemek oldukça zor görünüyor. Saptırılmış bir tarih kurgusunun olduğu filmin Romanya'da nasıl karşılanacağı da ayrı bir merak konusu. Bir Hollywood filminde Viyana'yı ele geçirip Avrupa'ya diz çöktüren bir Osmanlı Devletini izlemek bize ne kadar çekici gelirdi acaba? 

19. Hollywood propagandası



Hollywood yönetmenlerinin bazılarının Pentagon destekli projelere imza attığı bilinen bir gerçek. Bir filmde luzumsuz yere bir çok Amerikan bayrağı görüyorsanızbu dikkatinizi çeker. Bu konuda Michael Bay, en çok kabak tadı vermiş isimlerin başında gelir. Ancak bazı filmlerde ise direk olarak belirli ülkeler hedef alınır. Özellikle Soğuk Savaş döneminde Rocky'nin Ivan Drago'yu patakladığı filme kadar bir çok Anti-Rus filmi yapılmıştır. Aynı şekilde İran-Amerikan ilişkilerinin gerildiği dönemlerde 300 Spartalı gibi yapımlar tarihi rövanşlar almak üzere sahneye çıkarlar. Başka bir örnek vermek gerekirse üstüne yüzlerce film yapılmış olmasına karşın Hitler Almanya'sına adeta kurşun sıkan yapımlar hala karşımıza çıkmakta. Dracula Untold, vampir hikayesini konu almaktan öte Türkleri adeta hedef tahtasına koyan, bir iş çıkartmış. Bu filmin ardından Hollywood'dan gelebilecek Anti-Türk yapımları dikkatli takip etmek gerekiyor, eğer arkası gelirse biraz oturup düşünmek lazım. 

Bonus: Çözüm?



Bu filmin üstümüzde bırakacağı gerilimi tek bir şey paklar: Cüneyt Arkın! Artık top Yeşilçam'da. Cüneyt Arkın'a gençlik aşısı mı yaptırılır ne yapılır, ama bir şekilde yolunu bulup eline kılıcını, altına atını vermek şart. Bu meseleyi ancak Kara Murat Temizler. Luke Evans böyle bir hesaplaşmaya ikna olur mu bilmiyoruz ama saptırılan tarihi tekrar yoluna sokmak Yeşilçam'ın boynunun borcu olacak gibi gözüküyor.

Radikal

Editör: İbrahim Halil Aksoy