"Öfke sık sık hissettiğim bir duygu değil; beni gerçekten sinirlendirmek çok çaba gerektirir” diye anlatıyor Liv Tyler. “Ama eğer sinirlenirsem, bambaşka bir moda girerim, neredeyse gözüme perde iner.” Geçtiğimiz günlerde, oyuncudan, bu kızgınlığını ekranda -yüz tokatlamak için- göstermesi istendi. “Dehşete düştüm, çünkü neler olacağını kestiremiyordum" diye itiraf ediyor koskoca, mavi Disney gözlerini açarak. “Bu, öyle provasını yapabileceğiniz bir şey değil. Belki de, içimde sönmüş bir volkan ya da bir ejderha gibi duruyordur. Çünkü dışarı çıktığında bayağı çılgın oluyor.”

Başka bir dünyadan gelmiş gibi Liv Tyler

Çocuksu sesi ve başka bir dünyaya aitmiş gibi duran güzelliğiyle 37 yaşındaki Tyler’ı ejderhalar, sönmüş volkanlar ve buna benzer şeylerle bir arada düşünmek neredeyse imkânsız. Ama bu belli ki sık rastlanan bir önyargı. “Aslında pek çok konuda fikri olan ve bayağı buyurgan bir tipim” diyor Tyler. “Sanırım ses tonum yumuşak olduğu için hakkımda böyle düşünülüyor. Bu yüzden sesimi daha çok duyurmaya çalışıyorum.

Başka bir dünyadan gelmiş gibi Liv Tyler

Manhattan SoHo’da, bir otel süitinin oturma odasındayız. (...) HBO’nun, Tom Perrotta’nın ‘Kalanlar’ isimli kitabından uyarlanan yeni dizisi ‘Leftovers’ı konuşmak üzere buradayız. Tyler, dizide, acı bir kaybın ardından ayakta kalmaya çalışan sorunlu genç kadın Meg’i canlandırıyor. Ama Meg yalnız değil; Mapleton şehri ve ötesi de onunla aynı durumda. Çünkü dünya nüfusunun yüzde 2’si, bilinmeyen bir nedenle aniden ve açıklanamayan şekilde ortadan kaybolmuş vaziyette. “Dizi, bu korkunç olayın yaşanmasından üç yıl sonra başlıyor, ama konu sadece bu olay değil” diyor Tyler. “Daha çok insanlar, onların hikâyesi ve acısıyla ilgili.”

Başka bir dünyadan gelmiş gibi Liv Tyler

Dizide, Tyler’ın canlandırdığı Meg karakteri, olaydan sonra nişanlısını terk edip, ‘Guilty Remnant’ isimli gizemli bir tarikata katılarak acısıyla baş etmeye çalışıyor. Tarikat mensupları sadece beyaz giyiyor, konuşmuyor ve bedenin ölümlülüğünün temsili olarak baca gibi sigara içiyor. Tyler, gerçek hayatta yasla nasıl başa çıktığı konusunda ise, “Çok sessiz, üzgün ve mantıklı. Çok fazla şey hissediyorum, ama aynı zamanda dayanıklıyım” diyor.

Başka bir dünyadan gelmiş gibi Liv Tyler

Leftovers, şimdiye kadar sadece filmlerde karşımıza çıkan Tyler’ın ilk televizyon işi. 10’lu yaşlarında, ‘Empire Recors’ ve ‘That Thing You Do’ (Hayal Şarkısı) gibi bağımsız filmlerde rol aldıktan sonra, Bernardo Bertolluci’nin Toskana’da geçen büyülü filmi ‘Stealing Beauty’ (Çalınmış Güzellik) ile aklımıza kazındı. 20’li yaşlarında ise, kendisine cuk oturan Arwen rolüne seçilerek ‘Yüzüklerin Efendisi’ üçlemesinin elf’i oldu. Tüm bunların yanında ‘Armageddon’ ve ‘Incredible Hulk’ (Yeşil Dev 2) gibi yüksek bütçeli filmlerde de rol aldı.

Başka bir dünyadan gelmiş gibi Liv Tyler

Fakat 30’lu yaşlarda bir nedenle vitesi düşürdü. “Milo doğduğundan bu yana pek fazla film çevirmedim, çünkü uzun zaman dilimleri boyunca ondan ayrı kalmayı düşünemiyorum bile” diyor.

Başka bir dünyadan gelmiş gibi Liv Tyler

 

Eski kocası, İngiliz Spacehog grubundan müzisyen Royston Langdon’dan olan oğlu Milo, şimdi dokuz yaşında. Leftovers da New York ve çevresinde çekiliyor. Dolayısıyla Tyler, Manhattan’ın West Village bölgesindeki evini ihmal etmeden işine konsantre olabiliyor. “Bu, daha öncekilere hiç benzemeyen düzenli bir iş. Benim için büyük bir lüks.”

Başka bir dünyadan gelmiş gibi Liv Tyler

Oturup, koyu renk saçlarını savuruyor ve devam ediyor: “Tabii bazı zorlukları var. 25 yaşında uçağa atlayıp Yeni Zelanda’ya gidebilmenin, kendini tamamen işe verebilmenin inanılmaz özgür hissettiren bir tarafı var. Şimdi ise sabah kalkıyorum, Milo’nun kahvaltısını hazırlıyorum, sonra sete gidip birini dövmem gerekiyor ve sonunda akşam ne yiyeceğimizi planlamaya çalışıyorum. Bu daha farklı bir denge. Aktrisliğin daha büyümüş, olgun versiyonu.”

Başka bir dünyadan gelmiş gibi Liv Tyler

radikal


Editör: İbrahim Halil Aksoy