Hakkında, ‘emre itaatsizlik’ iddiasından iki ayrı dava açılan üsteğmen Ali Ünsal ordudan atıldı. 28 yaşındaki subayın hayatı bu noktadan sonra daha da güçleşti, üç yıl önce görevli olduğu komutanlıkta üstlerine sunduğu bir CD’nin kaybolduğu iddiasıyla tutuklandı. Ünsal, ‘devletin güvenliğine ilişkin bilgi ve belgeleri temin ettiği’ gerekçesiyle müebbet hapis istemiyle yargılanıyor.
Hürriyet'ten İpek İzci ise Ali Ünsal ile bir söyleşi gerçekleştirerek, olayın tüm detaylarını öğrendi.
‘TSK’yı sarsan grup seks’ diye manşet atıldı hakkınızda. Ne tepki verdiler?
Masum olduklarımı bildikleri için ailem başından sonuna kadar yanımda durdu. Çok yıprandılar ama… Babam kalp krizi geçirdi, şeker hastası oldu. Ben cezaevine girerken saçları simsiyahtı. İki ay sonra bir gördüm, bembeyaz olmuş.
Hadi en baştan anlatın. 2009’da Diyarbakır’a Hava İstihbarat Subayı olarak atandınız.
Evet, askeri pilotlara gerekli teknik desteği sağlıyordum. Ülkelerin hava haritalarını hazırlıyor, pilotlara “F-16 ya da MiG-21 nedir” gibi eğitimler veriyordum. Uçak tiplerini, mühimmatı, dışarı çıktıkları zaman kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatıyordum. Bir süre sonra NATO bünyesinde Afganistan’a atandım. Altı ay sonra görev sürem bitince Türkiye ’ye döndüm. İki hafta izin verdiler; Bursa’da evimdeyken arayıp “Birliğe katıl, adam eksik” diyerek yeniden Diyarbakır’a çağırdılar.
Gittiniz ve...
Gittim ve ertesi gün “ Ankara ’dan seni toplantıya çağırıyorlar” dediler. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na vardım, altı saat sorgulandım. Uyuşturucu kullanıyor musun, sanal seks yaptın mı, grup seks yaptın mı, nişanlınla tatile gittin mi? “Tatile gitmişsin bir kızla?” “Tamam.” “Evli misin peki?” “Değilim.” “Nasıl gidersin?” Birincisi siz bu bilgiyi nereden aldınız? İkincisi bu benim kız arkadaşım olur, nişanlım olur, sözlüm olur, arkadaşım olur, siz beni nasıl yargılayabiliyorsunuz?
Tatil bilgisini nereden bulmuşlar?
Otele kayıt yaptırırken verdiğim TC kimlik numarasından. Nerelerde kalmışım, hepsini biliyorlar.
“Bana bunları neden soruyorsunuz” demediniz mi?
Demez miyim? “Büyük resmi görme, büyük resim bambaşka. Biz sadece senden bilgi alıyoruz” dediler. Ama ben ne uyuşturucu kullandım ne grup seks yaptım.
Adınıza sahte bir Facebook profili açılmış ve bu profil hakkında TSK’ya bir ihbar e-maili gönderilmiş. Sorgulanmanızın nedeninin bu olduğunu biliyor muydunuz?
Hayır, neyle suçlandığım söylenmedi. Facebook konusunu da beni listesine eklemek isteyen bir arkadaşımdan öğrendim. Beni aradı, “Saçma sapan bir sayfa açıldı, toplam iki arkadaşın var görünüyor, sadece kız arkadaşınla fotoğrafın var” dedi.
Bir de pornografik video var deniyor?
Hayır, arkadaş ortamında çekilen, asla pornografik olmayan bir video. Bu sahte hesaptan haberdar olunca, suç duyurusunda bulunmak için Başsavcılık’a gittim ama daha ekran görüntüsü almadan hesap kapatıldı. Hesap açılıyor, ihbar yapılıyor, sorguya çekiliyorum ve hesap kapanıyor.
Sorgulandıktan sonra neler yaşadınız?
Diyarbakır’a döndüm ama beni TSK’dan çıkarmayı kafaya koydular: “Grup seks” dediler ama ellerinde delil yok. Sicilimde de sıkıntı olmayınca, hakkımda gerçek dışı suçlamalarla üst üste soruşturma açtılar. Birliğime, bir e-postayı gizlilik derecesi vermeden gönderdiğim iddiasıyla hakkımda suç dosyası düzenlenmesi yönünde talimat verildi. Tabii ki böyle bir şey yoktu.
Ama tutuklandınız.
Evet, ‘devletin güvenliğine bilgi ve belgeleri temin ettiğim’ gerekçesiyle tutuklandım. Oysa iddianamede böyle bir iddia da yoktu.
Diyarbakır’da cezaevindeyken ‘Roboski’yi bombalamakla’ suçlandığınız doğru mu?
Evet, öyle zannettiler. “Bu çocuk, hem subay hem havacı hem de cezaevine gelmiş, kesin o yapmıştır” diye düşündüler. Halbuki ben Roboski’yi bile bilmiyordum.
Bir sene önce yaşanmış olayı bilmiyor muydunuz?
Adını Uludere olarak biliyordum, cehaletime verin. O olay olduğunda Afganistan’daydım. “Sen mi yaptın, siz mi yaptınız” dediler, başta ölümle tehdit ettiler. Alakamın olmadığını, neden cezaevinde olduğumu anlattım. Onlar da çok üzüldü, acıdılar bana. Tehdit etmeler kesildi
Psikolojiniz nasıldı bütün bunlar olurken?
Avukatım ziyaretime geldiğinde, “Konuşamıyorsun, derdini ifade edemiyorsun” dedi. İçine düştüğüm psikolojik bunalım nedeniyle bırakın konuşmayı, derdimi anlatmayı bir yana, duruşmayı dahi takip edemeyecek haldeydim. Ertesi gün mahkemede her şey birden flulaştı. Sonradan avukatım “Kafan titriyordu, kollarını gayri iradi sallıyordun” diye anlattı. Su vermişler, içinde zehir vardır diye içmemişim mesela. Duruşmaya ara verildi, gelen psikiyatr, psikolojik depresyon içerisinde olduğumu, bununda cezaevi koşullarından kaynaklandığını belirtti. Duruşmada, izleyici olarak gelen babam kalp krizi geçirdi. O gün tahliye edildim.
Erdoğan, artık cumhurbaşkanı olduğu için otomatik olarak ordunun da başkomutanı. Bu sebeple kendisinden arz ediyorum; bana ve benim gibi mağdur olanlara yardım elini uzatsın. Özellikle Diyarbakır’da yürütülen bu süreç incelensin.
RADİKAL