Dantel gibi işlenen altyapı!

Ülkeyi istediği gibi yöneten AKP, gelecekte kendisinden hesap sorulmasını önlemek için de titiz davranıyor. Danıştay’ın yetkilerini budayan, Sayıştay’ın görev ve yetkilerini değiştiren, HSYK’yı tümüyle yeniden yapılandıran, Kamu İhale Yasası’ndaki istisnaları 3 katından fazla artırıp 60 kez değişiklik yapan, ihayele fesat karıştırma suçunun cezasını azaltan, tarihte ilk kez geçen yıl Sayıştay raporu olmadan bütçe geçiren AKP bu tabloya son fırça darbesini Sayıştay’ı tümüyle devre dışı bırakacak yasayla indirmeye hazırlanıyor.

Sayıştay’ı fiilen bitirecek yasa

Sayıştay’ın görev ve yetkilerini 2 yıl önce değiştiren iktidar, şimdi de kurumu tümüyle yeniden yapılandırmak için düğmeye bastı. AKP’li vekillerin imzasıyla hazırlanan yasa teklifi TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Bakanlık ve sosyal güvenlik kurumlarının kesin hesap raporlarının tek tek değil, ortak bir ‘dış denetim raporu’ olarak TBMM’ye sunulmasını öngören teklif, KİT’ler üzerindeki yerindelik denetimini de ortadan kaldırıyor. Mevcut seçim prosedürüne de son veren teklif, Sayıştay üyelerini doğrudan Meclis’in seçmesini öngörüyor.

“Meclis bile hesap soramaz!”

Sayıştay mensupları teklifi için “Bağımsız ve tarafsız tutum ortadan kaldırılarak, Sayıştay ve kamu idarelerinin TBMM’ye hesap verme sorumluluğu bitiriliyor. Doğrudan atamayla denetçinin bağımsızlığı ilkesi yok edilirken, KİT’ler de denetim dışı bırakılıyor” derken, CHP’nin Hazine kökenli ismi Aykut Erdoğdu da teklife tepki gösterdi: Sayıştay’ın bağımsızlığı ortadan kalkacak, siyasi iradeye bağımlı hale gecek. Tarım Bakanlığı otel yapsa Sayıştay ‘Senin görevin değil’ diyemeyecek, kaynak kullanımını denetleyemeyecek.

AKP, üzerindeki her türlü
denetimi ortadan kaldırdı!


İktidar, hükümete bağlı kurumların harcamalarını denetleyen Sayıştay ile uygulamaların hukuka uygun olup olmadığını kontrol eden Danıştay’ı etkisiz hale getirdi

Artık devlet kurumlarının bütçesi, denetim olmadan Meclis’e onaylattırılıyor. Kamu ihalelerinin neredeyse tamamı incelenemiyor ve yargıya taşınamıyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çoğunluğu olan AKP hükümeti, üzerindeki her türlü hukuki ve mali denetimleri ortadan kaldırdı. Ülkeyi istediği gibi yönetirken gelecekte hesap sorulmasının önünü kapatmak için de gerekli tedbirleri alıyor. 2010 yılında gerçekleştirilen 12 Eylül Referandumu’yla Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapıları değiştirildi. Bu değişikliklerden sonra Anayasa Mahkemesi, 5782 sayılı “Yabancılara Taşınmaz Satışı Yasası” gibi daha önce onay vermediği yasaları onayladı. Referandumla Anayasa’nın Danıştay ile ilgili “Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” şeklindeki 125. maddesinin 4. fıkrası da “Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz.” biçiminde değiştirildi. Böylece Danıştay’ın hükümet organlarının eylem ve işlemlerinin yerinde olup, olmadığını denetlemesi ortadan kaldırıldı.


Yargı erkine kısıtlama


Anayasa’da 2010 yılında yapılan değişiklikle HSYK, 3 ayrı daire şeklinde örgütlenmiş ve Yargıtay ile Danıştay’ın seçtiği üye sayısı azaltılarak, yapısı büyük ölçüde değiştirilmişti. Yeni HSYK, Yargıtay’a 160 yeni üye seçti. Bu şekilde Yargıtay’da da iktidar lehine bir değişim gerçekleştirilmiş oldu. Ancak AKP, son anayasa değişikliği önerisi ile HSYK’nın yapısının yeniden değiştirilmesini teklif etti. Buna göre halen birinci derece hâkim ve savcıların 10, Yargıtay Genel Kurulu’nun 3, Danıştay Genel Kurulu’nun 2, Türkiye Adalet Akademisi’nin 1 ve Cumhurbaşkanı’nın 4 üyeyi seçtiği HSYK’da yargının seçeceği üye sayısı 15’ten 6’ya düşecek. 7 üyeyi Meclis, 7 üyeyi de Başkan (Ya da Cumhurbaşkanı) seçecek.


Sayıştay devre dışı


21 Haziran 2012 gecesi ise muhalefetin tüm itirazlarına, tepkilerine ve yasanın geri çekilmesi istemlerine karşın iktidar partisi milletvekillerinin oylarıyla bütçesi artan Sayıştay’a yeni bir düzenleme getirildi. Yasa değişikliğini önceleyen dönemde, artık kamu idarelerinin denetiminde, yalnızca yasama organı olan TBMM’nin oluşturduğu hukuka tabi olarak uygunluk denetimi yapmakla yükümlü olan Sayıştay, artık bu idarelerin hazırladıkları genelge, tebliğ türü düzenlemeler ve verdikleri görüşlere de tabi oluyordu. Kısacası, Meclis, bu yasa değişikliğiyle, Sayıştay’ın denetim yetkisini aldığı gibi, yetkilerini de sınırlıyordu. Sayıştay’ın, daha önceki haliyle dahi kısıtlanmış olan kamu idarelerinin harcamalarına ilişkin hesap sorma yetkisi de neredeyse tamamen ortadan kaldırıldı.


Denetimsiz bütçe


Meclis tarihinde ilk kez Sayıştay, 2012 yılı bütçe görüşmelerine rapor sunmadı. Yasaya göre denetlemekle yükümlü olduğu, bakanlıklardan, SGK’ya ve TOKİ’den askeri harcamalara kadar “devleti oluşturan” kurumlara ait tam 132 denetim raporu olmadan bütçe görüşmelerine başlandı. Muhalefetin tüm itirazlarına rağmen iktidar “eksiklik var ama durmak yok” diyerek bütçe maratonunun ilk aşamasını geçti. 2011 yılına ait bu raporların TBMM’ye sunulmamasının gerekçesi ise 6353 sayılı torba yasaya eklenen ve Sayıştay’ın yetkilerini sınırlayan, hatta bazı görüşlere göre ortadan kaldıran düzenlemeye uygun olmaması. 21 Aralık 2011 gecesi de hiç bir kamu kurumu TBMM denetimine tabi tutulmadan 2012 yılı bütçesi onaylandı.


Herkes ayrıcalıklı


İktidarın en fazla değişiklik yaptığı yasaların başında Kamu İhale Yasası geldi. AKP öncesi “6” olan istisnalar tam 3 katına çıktı. Yetmedi, 60 kadar değişiklik yapıldı. Yakınları kayırma olmasın diye yasa ile koyulan engeller kaldırıldı, ’adrese teslim’in önü açıldı. Rekabetin ortadan kalktığı, iktidarın takdirinin sonsuz olduğu yapı geldi. Bülent Ecevit hükümeti tarafından çıkartılan yasada sadece 6 istisnai konu vardı, bugün ise 60 ayrı muafiyet var. KİK Başkanı Mahmut Gürses’in açıklamasına göre; Türkiye’de yapılan her 100 ihaleden sadece 4’ü KİK’e geliyor. İstisnalar ve muafiyetler, kanunu ’istisna’haline getirdi. FATİH projesi kapsamındaki alımlar, Marmaray, Meclis’e ait tarihi köşkler, demiryolları, 3. köprü ve hızlı tren ihaleleri, BOTAŞ alımları, MİT, MASAK spor federasyonları, kömür dağıtımı için yapılacak ihaleler gibi çok sayıda kurum ve işlem, KİK kapsamı dışında tutuldu.


Bürokratlara kıyak


İhaleye fesat karıştırmak suçunda sürpriz ceza indirimi de geldi. İhaleye fesat karıştırmakla suçlanan belediye başkanı, yöneticisi ile bürokratlara ceza oranı azaltıldı. Buna göre kamu kurumları adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına, kiralama veya yapım ihalelerine fesat karıştıran kişilere 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilecek. Mevcut yasa bu suça 5 yıldan 12 yıla kadar ceza öngörüyordu. Fesat suçunun; cebir veya tehdit kullanmak suretiyle işlenmesi halinde temel cezanın alt sınırı beş yıldan az olamayacak. Fesat suçunun işlenmesi sonucu ilgili kamu kurumu açısından bir zarar meydana gelmediğinde ise ceza 1-3 yıl arası düşürülecek.

İktidar kurumu yasa ile bitirecek

İki yıl önce Sayıştay’ın görev ve yetkilerini değiştiren AKP, şimdi de kurumu tümüyle yeniden yapılandıran düzenleme için harekete geçti. AKP’li vekillerin imzasıyla hazırlanan teklif geçtiğimiz ay TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Bakanlık ve sosyal güvenlik kurumlarının kesin hesap raporlarının tek tek değil, ortak bir “dış denetim raporu” olarak TBMM’ye sunulmasını öngören teklif, Sayıştay’ın Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) üzerinde yaptığı yerindelik denetimini de ortadan kaldırıyor. KİT’lerin amacına dönük idari işlem yapıp yapmadığının denetlenmesine son veriliyor. Tasarı, kurum denetçilerinin tüm raporlarının da “süper yetkili” Sayıştay Rapor Değerlendirme Kurulu’nun onayından geçmesi koşulunu getiriyor.


Üyeler TBMM’den


Diğer kamu kurumlarındaki iç denetçi ve müfettişlerin atama yoluyla Sayıştay’a geçiş yapmasını sağlayan teklif, kurumun kendi elemanını yetiştirme sürecini ortadan kaldırıyor. Mevcut düzenlemeye göre üyelerin 5’te 3’ü Sayıştay meslek mensuplarından, geri kalanların en az yarısı Maliye Bakanlığı mensuplarından seçiliyordu. Sayıştay Genel Kurulu, boşalan üyelikler için 4 katı aday belirleyerek seçimi TBMM’ye bırakıyordu. Teklif ile bu düzenlemeye son veriliyor ve Sayıştay üyelerinin doğrudan TBMM tarafından seçilmesi hükmü getiriliyor.


Yönetmeliğe göre


Sayıştay, mevcut yasaya göre kamu idarelerinin gelir, gider ile mallarına ilişkin hesap ve işlemlerini kanunlara göre denetliyordu. KİT’lerin veya genel müdürlüklerin çıkardıkları yönetmelik ve tüzüklere göre yaptığı işlemlerin yasaya aykırı olması halinde rapor hazırlanıyordu. AKP’nin teklifinde ise Sayıştay’ın yasalara uygun olmayan yönetmelik çerçevesinde işlem yapan kamu idarelerini, yasaya değil, yine bu yönetmeliğe göre denetlemesi öngörülüyor. Tasarının yasalaşması halinde Sayıştay içinde en yetkili organ “Rapor Değerlendirme Kurulu” oluyor. Denetçilerin hazırlayacağı tüm denetim raporları, bu kurulda son şeklini alacak. Denetim uzmanlarının hangi kurumları denetleyeceğine ilişkin denetim grup başkanlıkları da Rapor Değerlendirme Kurulu’nun onayı ile oluşacak.


“Niye yaptın” denemeyecek


AKP’li vekillerin sunduğu teklif muhalefetin tepkisini çekti. CHP’nin Hazine kökenli İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, tasarının “Sayıştay denetçilerinin bağımsızlığını ortadan kaldırdığını ve siyasi iradeye bağımlı hale getirilmelerinin amaçlandığını” söyledi. “Artık Sayıştay’dan iktidarın istemediği bir rapor çıkmayacak” görüşünü savunan Erdoğdu, şöyle devam etti: “Eskiden TBMM’ye kurum denetim raporu geliyordu, artık gelmeyecek. Tarım Bakanlığı otel yapsa, Sayıştay bunun yerindelik denetimini yapamayacak. ’Senin görevin otel yapmak değil ki’diyemeyecek. Kamu kaynaklarının bakanlığın kuruluş amaçlarına uygun kullanılıp kullanılmadığını denetleyemeyecek.”

Yapılacak değişiklikle TBMM’ye hesap verilmeyecek

Sayıştay mensupları teklifle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bunlardan bazıları şöyle: “Sayıştay Kanunu’nda değişiklik öngören Teklif ile Sayıştay’ın Meclis’e göndereceği bilgi ve raporlar genel nitelikli 4 rapor ile sınırlandırılarak, tek tek kuruluş raporlarının TBMM’ye gönderilmemesi suretiyle Meclis’in bütçe hakkı engellenmekte, hesap verme sorumluluğu ve mali saydamlık ortadan kaldırılmaktadır. Rapor Değerlendirme Kurulu üyelerinin Sayıştay dışından 5 yıllığına seçilmesi ve kurulun Sayıştay raporları ile ilgili görüş değil karar vermesi öngörülmekte, bu suretle denetim raporlarının hazırlanmasında bağımsız ve tarafsız tutum ortadan kaldırılarak, Sayıştay’ın ve kamu idarelerinin TBMM’ye hesap verme sorumluluğu zayıflatılmaktadır. Sayıştay üyeliğinde meslek mensuplarına tanınmış olan 5’te 3 oranındaki kontenjan kaldırılarak yargılama dairelerinin ve Sayıştay Genel Kurulu üyelerinin tümüyle Sayıştay dışından seçilebilmesi öngörülmektedir. Hazineyi temsil eden savcılık uygulaması değiştirilerek Sayıştay Daire ve Kurulları üzerinde konumlandırılmış ve son derece önemli yargısal yetkiler ile donatılmış bir savcılık uygulamasına geçilmesi planlanmaktadır. Bu durum, 5 yıl süre ile belirli niteliklerdeki kamu yöneticileri ve denetim elemanları arasından seçilmesi öngörülen savcıların hangi kamu zararının yargılama konusu edileceğine kesin karar vermek suretiyle yargılama sürecinin vesayet altına alınmasına yol açacaktır. Tasarıyla denetçinin bağımsızlığı ilkesi zedelenmekte ve denetçilik mesleği zaafa uğratılmaktadır.”
yeniçağ